7 Eylül 2013 Cumartesi

3.GÜN (BOZÜYÜK-ESKİŞEHİR 45+33şehiriçi km) (15 TEMMUZ 2013)

  Uyandığımda amca gitmişti, ancak diğer kişilere iyi tembihlemiş ki güvenlikten çantamı rahatça alıp çay tostla kahvaltımı yaptım. Tam çantalarımı takmıştım ki “HES’ lere Karşı Bisiklet Turu” için Çanakkale’ye otobüs yolculuğu yapan PAB(Perşembe Akşamı Bisikletçileri) Samsun’dan 3 arkadaşla tanıştım, yolun çekim gücü...
      
    15.km’de meşhur Poyra rampasına geldim. Büyütülenin aksine 2 km uzunluğunda ve sadece %5 eğime sahipti.
   Sabah saatlerinde Eskişehir merkezine girdim. Heykellerle sohbet ettim, porsuk çayının akışına bıraktım biraz pedalları. Heykeller şehrin görünümüne ayrı bir anlam veriyordu. Tam çay çevresinde bir bankta oturmuştum ki yola inanan ancak henüz bedenini özgür bırakmamış bir arkadaşla tanıştım, sorularını keyifle cevapladım ve demir atlı gezginleri bir çırpıda sıraladım. Sağolsun o da bana Eskişehir’de gezmemi önerdiği yerleri sıraladı.
   İlk durağım Kentpark’taki Güvenlik Görevlisi arkadaşla sohbetim sırasında  “Size manyak mısın diyen olmuyor mu?”  sorusu yolculuğuma tekrar uzaktan bakmama neden oldu.Güzel günler gelmiş, sabredecek birşey kalmamış kendimi yolculuğun akışına bırakmıştım. “Oluyor, hem de çok, fakat kalbimin sesinin ağır basmasını sağlıyorum” diye cevapladım. Günün sıcak saatine denk gelmiş olmamdan dolayı belki de Sazova’yı pek anlamlandıramadım, içinde gölet var, yeşillik, güzel bir manzarası var, masalşatosu var… Güzel cafesinde öğle yemeğimi afiyetle yedim. Odunpazarı Evleri’nin dış mimarisi dikkat çekiciydi, birinin içinde rahatça soluklandım.Bir tür kiltaşına şekil vererek yaşamının metasını sağlayan, zaman zaman İstanbul’a yolu düşen arkadaşla sohbeti tatlandırdık. Yola inanan yeni insanların olduğunu öğrenmek bana iyi geliyor.  
   Ardından vardığım kuzenimin evinde varışım için hazırlıklar tamamlanmıştı. Sıcak günlerin ardından sıcak suda vücudumu yumuşattım.[Yeğenim yaptığım turu duyunca “Teyzeme söyleyelim, izin vermesin” demiş.] Uzun zaman sonra aile sofrasında yemek yemenin huzuru ruhumu doyurdu.  Sadece AN'ı yaşıyordum. Çünkü AN aile sofrasıydı. Bir beton kafeste tek başına yaşayan benim için bu çok özeldi.              
  

1 yorum:

  1. Şans devam ediyor dostum eski şehiri bisikletle gezmek porsuk çayında bi kahve yada buz gibi bira ne iyi gider aynı zamanda müze ve odun pazarı süper.devaammmm

    YanıtlaSil