İSTANBUL SÜLÜKLÜ(KONYA) ULUBORLU(ISPARTA) BİSİKLET
TURU SONRASI KENDİMLE RÖPORTAJ
Sizi
tanıyalım
1990
İzmir doğumlu, aslen Uluborlulu, İstanbul
Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği son sınıf öğrencisiyim. Doğa
sporlarına ilk başlangıcım dağcılıkla oldu, sonra orienteering ve bisikletle
devam ettim. Ve en son çıktığım bisiklet turu en keyifli noktası.
Size bu
ilhamı veren kim oldu? İlk tura çıkma niyetiniz ne zaman ortaya çıktı?
İlk olarak
duyduğum parasız yola çıkan Hasan Söylemez beni etkilemişti. Amaç "Yolda
olmak, siz hele bir çıkın" demişti. Kafamda ilk tura çıkma fikrinin
netleşmesi 2012 yılında Dağ Filmleri Festivali'nde Soner - İnci - Tibet Çınar
Sarıhan ailesinin Söyleşisinde şuan üzerimiz "Gitme, yola çıkma virüsü
var" dediğinde o virüs bulaştı. O an aklımda yine köklerime doğru olan
farklı bir rotadan "Uluborlu'ya bisikletle gitme" fikriyle
şekillendi. Söyleşi bitiminde yolculuğum için kararımı vermiştim. Ancak bir
takım yolculuk sonrasında insanlara
karşı yapmakla yükümlü olduğum şeylerden dolayı, "Ya ummadık bir yerden
ayağım kırılır, bir şey olurda o sorumluluğu yerine getiremezsem" diye
geçen yaz yolculuğa çıkamadım.
Hangi
güzergahı planladınız? Hangi güzergah gerçekleşti? Rotaya nasıl karar verdiniz? Neden bu rota?
Ailemde bazı insanların bana "Rol
yapma" lafı beni çok sıkmıştı. Bu nedenle "Ya olduğun gibi görün,
yada göründüğün gibi ol." diyen Mevlana'yı ziyaret ederek köklerime doğru
yolculuk yapmak isteğimle bu rota ortaya çıktı. Ancak tur koşullarında abimin
aşırı ısrarı nedeniyle Sülüklü'den sonra yolculuğu 1 2 gün kısaltma telaşına
düştüm. O günlerde gün boyu bulut kaplı olup, akşama yağmura çeviren İç
Anadolu'nun sıkıcı havasından iyice sıkılmıştım.
Hazırlıklarınız neler oldu?
Öncelikli
hazırlığım kendimi zihinsel olarak bisiklet turuna hazırlamak oldu. Hazırda
zaten çadırda uyumak benim için kolay bir şey olmakla birlikte, kampçılık
konusunda pratik olmam konaklama konusunda kendimi güvende hissettirtti. Ayrıca
bisiklete eklenmesi / düzeltilmesi gereken parçalar hakkında uzun yolculuklar
yapmış arkadaşıma akıl danıştım. Paraya kıyıp zırhlı lastik almam iyi oldu.
Heybeyi çok öncesinde birlikte tur yapmaya niyetlendiğimiz bir arkadaşımla
birlikte çoktan almıştık (ebayden). İnternetten bulduğum malzeme listelerini
inceledim, sonrasında kendi sağlık, keyif alma durumlarımı da göz önünden
bulundurarak kendime göre şekillendirdim. Tura çıktığım arkadaşlarım bisikletle
ilgili eksikliğini hissettiği parçaları ayrıca sordum. Çünkü demir atımla
çıktığım yolculukta atın hastalanması, aniden yere yığılması tek başına yola
çıkan beni çok zor bir durumda bırakabilirdi. Yaklaşık 2 yıldır bisiklet turu
yapmış kişilerin yazılarını keyifle okuyorum. Bu yazılarda onların deneyimlerinden
yolculuk hakkında epey bilgim oldu. En son Soner -İnci Sarıhan 'ın yazdığı
"Pedalımda 5 Ülke" kitabını okudum.
Ailenize bu
durumu ne zaman, nasıl açıkladınız?
Öncelikle
bisikletime iyi bir bakım, parça yenileme yapıldıktan sonra yolculuğa olan
güvenim daha da arttı. Bisiklete yapılan bakım hiçbir zaman boşa değildir,
yolculuğa çıkmasam da yaz bitiminde yine bisiklete bineceğim sonuçta. İlk
olarak en ikna edebileceğim kişi olan abime onun anlayabileceği dilde yolculuğu
anlattım. Güzergahım, cümlelerim netti. Kendisi sunum dinlemeye çok alışık
olduğu için anlatımım adeta bir sunum havasında geçti. Yola çıkacaklara da
önerimdir. Yolculuğu anlatmaya akrabalarınız arasında bu durumu ilk olarak en
anlamaya, size destek vermeye yakın olan kişiyle başlayın, sonra onunla
birlikte ailenizi ikna ettiğiniz anda işlem tamamdır. Gerisine zaten duyurmayın,
zehirli cümleleriyle hevesinizi kaçırabilir, düşüncelerinizi kirletebilir.
Yolculuk tam
olarak nerde başladı sizin için?
Yalova'da
feribottan inip tek başıma sürüşe başladığımda. Uzun süredir o anı bekliyordum.
O an tamamen tek başıma ve yolculuğa başlamıştım.Ondan önce feribot
yolculuğunda da tura çıkanlarla denk geldiğim için yolculuğuma dahil
edemiyorum.
Nerelerde uyudunuz?
Güvenli bir yere kurduğum çadırımda, mola yerindeki uzun
koltukta, güvenli bir yere (çay bahçesi) serdiğim uyku tulumumda, köy
misafirhanesinde.
9 günü kısaca
anlatmak isteseniz?
İlk gün büyük bir
heyecanla çıktım yola. 2. gün itibariyle iliklerime kadar keyif dolmaya
başladım. Sofrasına konuk olduğum kamyoncuların sohbetini, bir akşam oturduğum
aile sofrasının hissettirdikleri, geçtiğim tarlalarda ettiğim sohbetlerin,
bisiklet binen çocukların sorularının, misafirine dikkat eden Anadolu insanının
bakışlarını hiçbir zaman unutmayacağım. Kamyonculardan öğrendiğim yumurtasız
menemenin, ikram edilen çayların tadı, konuk olduğum iftar sofralarının
maneviyatı, çay ikram edemeyince üzülen köy kahvecisinin bakışları yolculuğa
bambaşka şeyler kattı. En son vardığım nokta babaannemin yanıydı. Babaannem
Uluborlu'daki evde yazları tek başına yaşıyor. Ona özellikle söylememiştik tek
başıma yola çıktığımı. Sadece bir önceki gün arayıp "Babaanne arkadaşlarla
arabayla geçerken beni bırakıp İstanbul'a devam edecekler demiştim" Yoksa
aklı bende kalır, belki de uyuyamazdı günlerce..... Onun yanına varıp elini
öptüğümde tüm yolculuk tamamlanmıştı işte. 9 gün, 820 km, kolay kolay
unutamayacağım insanlar....Biriktirdiğim anılar....
Yolculukta
üzerinizde manevi olarak en fazla iz bırakan olay(lar), anı?
Vardığım anda babaanneme önce çaktırmayıp,
sonra anlattığımdaki bakışları. Sivrihisar'da denk geldiğim çocukların tebrik
etmesi ve oradaki sürüşümde bana eşlik etmeleri. Son gün geçtiğim köydeki çay
ikram edememeden dolayı olan mahcubiyet, "Yalan söyleme sen
turistsin" demesi. Sülüklü'de köy misafirhanesine yerleşir yerleşmez
"Bizim köyde 1 2 deli var, sen al bisikletini içeri" demeleri, resmen
benim iyiliğim için beni gözlemişler.
En
zorlandığınız, çaresiz hissettiğiniz an?
Çadırımın
su geçirmez olmaması nedeniyle yağmur bastırınca Sivrihisar'da pansiyona para
vermek zorunda kalmam. Rota değiştiği ilk gün Sülüklü'den hareket edince gözün
görebildiği mesafede tek canlının ben olması. Her akşam telefonla konuştuğum
ailem konuşmayı uzattığında yorgunluğum artıyordu. Konuşmak yerine yazarak
duygularımı daha rahat ifade edebiliyorum.Konuşmaya değil yazmaya ihtiyaç
duyuyordum. Çünkü bu yolculuk bir proje olmadığı için anın içinde kalmak,
yoğunlaşmak en güzeliydi.
Yolculuğun sürprizleri nelerdi?
Yolculuğun benim için ilk sürprizi İznik'te
belediyenin hazır kurulu çadırına direk mat uyku tulumumu serip yatmamdı. . En
büyük sürpriz olan öğle molamda Ahmet Mumcu'nun bir arkadaşıyla denk gelip,
akşamına kendisiyle sohbet etmem. Yolculuk bana en cömert davrandığı an ise
Sülüklü'den yola çıktığımda kendimi çok kötü hissederken bir kamyonetin gelip beni en yakın yol ayrımına kadar
götürmesi tam anlamıyla ilaç gibi gelmişti.
Eksikliğini
hissettiğin/iyi ki almışım dediğin malzeme?
Yanımda fotoğraf
makinemi koyabileceğim bir ayaklık olmasını çok isterdim çünkü fotoğraflarda bir türlü Gri Kelebek
(bisikletim) ve ben tamamen yer alamadık. Ayrıca çadırımı tek kişinin
kurabildiği, su geçirmez olma özelliği olsa 8 saatlik uyku için para vermem
gerekmezdi. İyi ki yanıma gidon çantası almışım, her bisikletimden ayrılışımdan
değerli eşyalarımı bir hamlede yanıma alabiliyor, sürüş esnasında haritaya
uyurken uyku tulumumun içinde tutabiliyordum. Kaybettiğim hiçbir eşya olmadı.
Yanında bir
kişi daha olmasına göre tek başına
olmanın zor yanları nelerdi?
Yük paylaşımı yoktu. . Bence insanın her ne
kadar yanında arkadaşı da olsa, kendi içinde herşeyi olmalı, arkadaşının olası
vazgeçmesinde tek başına devam edebilmeli. Gittiğim yerlerde sorulan tüm sorulara ben cevap veriyordum.
Çadır yeri sorarken o ilçedeki sorabileceğim yerleri tek tek ben
dolaşıyordum
Tek başına
olmanın kolaylıkları nelerdi?
Saymakla bitmez, sadece kendimden
sorumluydum. Hiçbir zaman kafamda başkasına yetişme, ona karşı sorumluluklar
gibi bir düşünce olmadı. Tempoyu, mola anını belirleyen sadece bacaklarımdı.
Özgürdüm.
Böyle bir
yolculuğun maliyeti ne kadar oldu?
Bedavaya
içtiğim sular, konuk olduğum sofralar çoktu. Her gün için sabit masrafım bol
su, bol soda, bol ayran oldu. Bunlar da
toplamda 150 TL harcadım. Bunun haricinde Sivrihisar'da yağmurdan dolayı
Sivrihisar'da konaklamaya 25 TL, bir eczaneden aldığım kaş gevşetici krem, kas
gevşetici hap, güneş yanığı kremi, çok faktörlü güneş kremine 77 TL verdim.
Çantama İstanbul'da koyduğum yedek depo 1,5 litrelik suyuma hiç gerek kalmadı,
Uluborlu'ya vardığımda özlediğim bir insanla paylaştım
Yolculuktan
sonra toplumun bu konudaki düşünceleri neler oldu?
-Tebrik ederim
manyaklık ünvanı almışsın
-Zor olmuyor mu?
-Annen nasıl
izin verdi?
-Size hiç
"Manyak mısın?" diyen oldu mu?
-Üzerinde bir
gram yağ kalmamıştır
-Tebrikler...
Yola çıkacak
olanlara tavsiyeleriniz neler?
Yola çıkmadan önce ne olursa olsun, bisiklete
bakım yapmayı öğrenin. Bisikletinize iyi bir şekilde bakım yapın veya yaptırın,
tüm parçaları elden geçsin. Yanınıza yeni bir çok faktörlü güneş kremi alın.Kas
gevşetici krem ilk yardım paketinizde bulunsun. Beslenme konaklama konusundan B
planınız (yedek gıda konserve ton balığı , uyku tulumu, mat, çadır) hazır olsun
A planını yola bırakın. Yolculuğumda çadırımı sadece 1 kez kurmam gerekti.
Unutmayın ki büyük şehirlerden uzaklaştığınızda tanrı misafiri kültürü halen
var. Geçtiğim köylerin birinde misafirhane mevcuttu. Güzergahınızı yola
çıkmadan önce kendi içinizde iyice sindirin, yoldayken güzergah değiştirmek hoş
değil. Konaklama ve beslenme konusunda en iyi plan yapılmayandır. Neye
odaklandığınıza, bakış açınıza dikkat edin, bakış açınızla en zor anda bile
mutlu olabilirsiniz. İlk gün o kolay kolay patlamayan lastik patladı.
Patladığında ve patlama nedenini öğrendiğimde "İyi ki patlamış"
dedim. Çünkü başta olmayan bir sorun daha zor bir noktada beni durdurabilirdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder