Güne son anda duyduğum sesle hızlıca
topladığım çadırı hemen araca yetiştirerek başladım. Günlük hayattaki
alışkanlığımın bir benzeri de bu yolculukta başladı, “Çevremi uyandırmak”alışkanlığı (Fevzi dostum). Buna ek olarak “Abi
ben uyanamıyom, beni uyandır” diyen Enes de eklendi.
Günler artık çadır toplama sesiyle
başlayıp gün boyu “Çay” kelimesi duymaya başlıyordum. Kahvaltımız yerel
yöneticilerin aynı restoranda verdiği sabah çorbasıydı, sıcak güne sıcak bir
başlangıç oldu. Dönüşte belki de bir hafta çay içmeyeceğim. Bağımlılığa dönen
şeyler galiba beni rahatsız ediyor. Daha önce reflü geçirdiğimde fark edip
yenmiştim çay bağımlılığımı.
Banaz’dan hareketle ilk durağımız Çamsu
köyü girişindeki okul bahçesi oldu, orada soluklanırken “Gazi Kovan
Hikâyesi” ni dinledik (http://www.buyuktaarruz.org/gazi-kovan-etab/gazi-kovan-n-hikayesi).
Oradan devam ettiğimizde yol inşaatına denk
geldik, bu bizim içindi, yol 2 hafta içinde birden toprak yığınlarına dönüşmüş.
Bizi biraz fazla yordu. Artık topraklı yolda kalkış yapmayı öğrendim, 2.vitesle
olmalı. Yoksa aynı yerde patinaj yapmak dışında bir şey değişmiyor.
Yol inşaatı, rampası derken Yukarı Kacahisar
Köyü ne vardık ki bizi düğün coşkusu ve üzerine afiyetle mideye indirdiğimiz
düğün yemeği bekliyordu. Yolculuğun başından beri belki de ilk kez tıka basa
yiyorduk. Tabağı sıyırmayı ihmal etmedim.
Köy çıkışında “Çeçeli Kara Murat Şehitliği”
ni ziyaret edip bayrağını yediledik. Kara Murat ın seslerini dağlardan
duyuyordum sanki. Belki o coşkuyla önümüzdeki inişleri yorulmadan geçtik.
Uşak’a vardığımızda Belediye binası önünde
Belediye Başkanının bizi karşılamasının ardından kamp yeri Ilıca Subaşı Park a
geçtik. Saat 1600 gibi vardığımızda bir önceki günden de yorgun hissettiğim
için saat 1900da akşam yemeği için Fevzi beni dürterek uyandırmasa, zor
uyanırmışım. Telefon alarmım 5-6 kere çalmış. Hatta Gökay bana jant teli
almamız için seslenmiş, bakınmış ancak beni bulamamış. Akşam yemeği çorbayla
başlayıp ızgarayla devam etti. Yemeğin üstüne bir önceki yıldan bir ambulans
görevlisinin getirdiği pastayı yiyip, üstümüze üstümüze süren araç sürücülerine
rağmen sağ salim bir Uşak turu atıp kampa geri döndük (Aynur abla, Mehmet abi,
Fevzi ve Nagihanla birlikte).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder