Yine çok erkenden döndü pedal. Uyandığımda içim bir garipti.Hüzün, heyecan, geldik gidiyoruz kederi...En kısa sürede bu sabah harekete geçtim (20 dk). Sanki birkaç yıldır kaldığım evden ayrılıyordum, hep burada kalsaydım keşke “Yol” da. Maalesef her şey gibi bu yolculukta bitiyordu. Ancak her bitiş gibi bunun da yeni başlangıçlara neden olacağı kesindi.
Söylenene göre gideceğim 85 km nin ilk 65i rampalı, virajlı, yorucuydu. Ancak Akşehir Yalvaç geçidine göre zorlamadı.
Bir köyden geçerken:
-Kommen!(Almanca “Gel”)
-Aleykümselam
-Nerelisin?
-Uluborluluyum. İstanbul’dan bisikletle geliyorum.
-Yalan söyleme sen turistsin. Ramazanda dolayı çayımız da yok ki ikram etsek.
-Hem turist hem Uluborluluyum, etmiş kadar oldunuz. Müsaadenizle öğleden önce sıcağa kalmadan varmak isterim.
-Tabi, sıcak olmadan varmalısın. Hayırlı Yolculuklar!!
Misafirperverlik, doğallık da bu oluyor zaten....Köy kahvesinde ramazandan dolayı demlenmemiş çay için üzülmek...Nasıl da mahçup hissetti kendini...Bakışları doğal ve sadece o ana özeldi. Biz daha kafamızın dışını kimyasallarla donatıp, bakışlarımızı, kelimelerimizi kalıplara sokmaya çalışalım....
Senirkent çıkışında “Uluborlu 10” tabelasını gördüğümde, daha farklı bastım pedala. Diğer tarafında tabelanın orada buluşmak istediğim arkadaşımı aradım, ancak telefonu cevap vermiyordu.
Uluborlu girişinin son 3 kmsinde yol çalışması vardı. Bu yüzden tabela yoktu. Tabela yolun bitişini temsil edecekti. Bu da yolun son sürprizi oldu. Böylece Yol bitmemiş oldu, belki de yeni başlıyordu.
Babaannemin yanına varıp yolculuğumu anlattığımda bakışlarında şaşkınlık, az biraz kızgınlık, sevinç, ne diyeceğini bilememe… hepsi vardı. Yolculuk bitmeden önce haberi olsa ne derdi tahmin edilebilir ama şimdi pek birşey demedi belkide yuttu sözlerini, duygularını. Sevgiyle sarıldı bana.
Bir nefeste geçmişti 9 gün 820 km ve şimdi en önemli kısmı olan “Öğrendiklerini paylaşmak sorumluluğu” başlıyordu. Bir de her gece farklı bir ilçede olduktan sonra şimdi nasıl alışacaktım kalıplı hayata? Yolculuk biter bitmez ürkütücü gelmeye başladı eski hayatıma alışma süreci… Ama bu durumu aşamalar ayırmıştım, ilk 12 gün dağ manzaralı babaannemin yanı, sonra büyüdüğüm şehir (İzmir) hayatı.
Çok süper olmuş. Bu kadar yolda bisikletin göbekleri iyi dayanmış. Bu arada tebrik ederim çok takdir ettim, bir bisikletçi ve motorcu olarak heyecanını yaşadım. Bu arada ben Isparta'dan evliyim o yüzden Uluborlu ve diğer ilçelerini çok iyi bilirim.
YanıtlaSilNice seyahatlere.... Allah'a emanet ol.
Kalıplara sığan hayatı yaşamak yerine belli olanaklar dahilinde özgürce pedal çevirmen harika bir şey.Yaşadıklarını paylaşman hem yeni gezginlere karanlık yolda tutulan bir ışık, kafalarındaki sorulara cevap niteliğinde hem de cesaret.Umarım özgür ruhunu kaybetmez ve pedallamaya devam edersin.
YanıtlaSilKardeşim çok güzel bir tur olmuş anlatımınla bizlere yaşattın resmen vede yarınlarda çoçuklarına ve torunlarına anlatacagın güzel hikaye anı bilirktirmişsin tekerin dönmeye pedal basmaya devam ettikce güzel anılar maceralar biliktirmeye devam dostum tabi bu keyifli yolda ben ve diyer arkadaşlarımız da olsun.tebrikler kardeşim 🤙👏👏
YanıtlaSil